DUVAR – Türkiye’de son günlerin en önemli gündem maddelerinden biri de köpeklerin sokaklardan toplanıp barınaklara kapatılması ve 30 gün içinde sahiplenilmeyenlerin öldürülmesini içeren yasa taslağı…
Bu yasa taslağına referans olarak verilen Avrupa ülkelerinden biri de 2013 yılında benzer bir yasayı onaylayan Romanya… 11 yıl önce şu an bizde yaşanan tartışmaların yaşandığı Romanya’da hayata geçen yasa sonrası neler oldu? Köpek popülasyonu kontrol altına alınabildi mi?
Romanya’daki hayvan hakları savunucuları, köpekler toplanmış olmasına rağmen kısırlaştırma olmadığı sürece hiçbir uygulamanın işe yaramadığı görüşünde.
‘KÖPEKLER ORMANA, YOL KENARINA ATILIYOR’
Bundan 11 yıl önce Romanya’da sokak köpekleri Türkiye’deki gibi tartışmaların odağına oturdu. Romanya’da bir çocuğun köpek saldırısı sonrası hayatını kaybetmesi, uzun süredir köpeklerin toplanması tartışmalarını alevlendirdi. Köpeklerin toplanıp barınaklara kapatılmasını ve sahiplenilmeyenlerin öldürülmesini kapsayan yasa parlamentodan geçti. O tarihten sonra köpekler toplandı ve çoğu öldürüldü. Peki, sorun çözüldü mü?
2 yıl önce de benzer tartışmaların yaşanması üzerine görüşlerine başvurduğumuz Romanya’da yaşayan hayvan hakları savunucusu ve gönüllü barınak çalışanı Mihai Gavril, kısırlaştırmanın etkin uygulanmadığından dem vurmuştu. Nitekim Gavril yıllar sonra hala aynı noktada olduklarını belirtiyor.
Yasa sonrası büyük şehirlerin pek çoğundan köpeklerin toplandığını anlatan Gavril, bunun köpek saldırılarını tamamen sonlandırmadığını ifade ediyor. Sebebi de köpek sahiplerinin ya da kontrolsüz yetiştiricilerin köpekleri şehir çeperlerine bırakmaları… Kısır olup olmadıklarının kontrolü yapılmadığı için Gavril, bu köpeklerin o bölgelerde çoğalıp çeteleştiğini söylüyor.
Gavril, “Sokak köpeklerinin toplanmasının yanında bir diğer önemli konu da kar amacıyla yapılan köpek yetiştiriciliği… Bu alan kontrolsüz bırakılıyor. Özel köpek yetiştiricileri üzerinde daha fazla kontrol olması gerekiyor” diyor.
‘POLİTİKACILARA BASKI KURMAK GEREKİYOR’
Gavril, köpeklerin toplanmasının bazı kişilerin sistemi suistimal etmesine sebep olduğunu dile getiriyor: “Köpeklerin toplanmasının ardından bazıları öldürüldü, bazıları evlat edinildi, büyük kısmı perişan koşullarda tutuldu. Köpek toplayan firmalar ortaya çıktı, belediyeler onlarla sözleşme imzalamaya başladı. Ancak bazen bu köpek toplayanlar köpekleri çoğaltıp serbest bırakıyorlar. Çünkü bu insanlar sokakta köpek olmazsa işsiz kalır. Dolayısıyla sistem, acımasız girişimcilerin hayvanları istismar edip kar elde ettiği, devletin parasını israf ettiği ve başkanların yararlandığı deliklerle dolu.”
Gavril, 2013 yılında yasaya karşı hayvan hakları savunucularının birlikte ve politik bir söylem üretemediğini dile getirerek şu mesajı veriyor: “Köpeklerle ilgili sorunun çözümü için evrensel bir çözüm yok ama politika uygulayıcılarına ciddi baskı kurmak gerekiyor. Köpekler insanlarla evcilleşmiş ve onlara bağımlı hayvanlar. Onların refahını da gözetmeliyiz. Yasa dışı köpek yetiştiriciliği ile mücadele etmek ve köpek sahiplenenlerin de onları kısırlaştırdığından emin olmak gerekiyor. Köpeklerin ticari bir meta olmasının önüne geçilmeli.”
‘KÖPEK ÜRETİCİLİĞİNİ BİTİRMEDİĞİNİZ SÜRECE POPÜLASYONU KONTROL ALTINA ALMANIZ MÜMKÜN DEĞİL’
Hayvan hakları savunucusu ve veteriner olan Ovidiu Rosu, köpeklerin toplatılması yasası sonrası pek çok acı verici olaylara şahit olduklarını söylüyor: “Köpekler çok hızlı biçimde toplanmaya başladı. Bu işlem sırasında köpeklere çok eziyet edildi. Eskiye oranla durumu şimdilerde daha iyi olarak tarif edebilirim. Evet, sokaklarda pek köpek yok. Bu süreç sahiplenmeyi artırdı. Ancak bu konuyla ilgili daha alınacak çok yol var.”
Rosu, köpeklerin toplanmasının ‘sorunu’ çözüp çözmediğiyle ilgili soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bu oldukça komplike bir soru. Konuya nereden baktığınıza bağlı olarak değişir köpek popülasyonunu köpek üreticiliğini bitirmediğiniz sürece kontrol altına almanız ve ‘sorunu’ çözmeniz mümkün değil. Köpeklerin sokaklarda yaşaması ideal olmasa da onları üretmek yerine kısırlaştırma daha iyi olabilir. Barınaklarda kapasite üstünde köpek var ve tabi ki buradaki yaşam koşulları hiç de iyi değil. Şahsi fikrime göre bazı köpekler eğer saldırgansa barınağa alınabilir ama bu hepsi için geçerli olmamalı. Dolayısıyla kısırlaştırmaya öncelik verilmeli.”
‘SOKAKLARDAKİ KÖPEKLERİN ÇOĞU TERK EDİLENLER’
2013-2014 arasında yaşanılanlara bakıldığında Romanya’daki köpeklerle ilgili yaşananlardan ne dersler çıkarıldı? Rosu, hayvan hakları savunucularının, bu alanda çalışan derneklerin kesinlikle köpek üretimi üzerine odaklanmalarını öneriyor. Bunun en önemli konu olduğunu ifade eden Rosu, “Ayrıca hayvan sahiplerine yönelik de denetim olmalı. Şu an sokaklardaki köpeklerin çoğu terk edilen köpeklerden oluşuyor” diyor.
Rosu’ya Türkiye’de hayvan hakları savunucularına ne tür bir mesajı olduğunu sorduğumuzda yanıtı “kısırlaştırma” oluyor: “Hayvanlar, kısırlaştırma ile bir ‘problem’ olarak görülmekten çıkabilir aynı zamanda onların hayatını daha konforlu hala getirir. Bu nedenle bu konu bireysel çabalara bırakılmayacak kadar önemli.”