İnsan hakları avukatı Brody, uluslararası adalet kurumlarının İsrail’e karşı tutumunu değerlendirdi Açıklaması

Macar asıllı Amerikalı insan hakları avukatı Reed Brody, Rusya-Ukrayna savaşına kıyasla İsrail’in Gazze’ye saldırıları değerlendirildiğinde uluslararası adalet kurumlarının “çifte standart” uyguladığını belirtti.

Brody, AA muhabirine, İsrail’in Gazze’de işlediği savaş suçlarının uluslararası adalet kurumlarındaki karşılığına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Eski Şili Devlet Başkanı Augusto Pinochet ve eski Çad Devlet Başkanı Hissene Habre’nin yargılanmasında görev alan ve “Diktatör Avcısı” olarak anılan Brody, İsrail’in hesap verebilirliğine ilişkin umutların, çeşitli ülkelerden gelen baskıların yanı sıra Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han’ın tutumuna bağlı olduğunu söyledi.

Han’ın “İsrailli yetkililere, sivilleri öldürme ihtimali olan herhangi bir saldırının uluslararası hukuk, ayrım yapma, ölçülülük ve tedbir ilkelerine uygun olması gerektiğini” söylediğine dikkati çeken Brody, Han’ın, “hastane ve okulların uygun hedefler” olarak gösterilmesinde İsrail’in sorumlu olduğuna işaret ettiğini kaydetti.

Brody, “Daha önce hiçbir savcı İsrail’le bu kadar açık konuşmamıştı. Şimdi asıl soru Han’ın bu sert sözlerinin ardından harekete geçip geçmeyeceği. Yıllardır masasında duran apartheid ve yasa dışı yerleşim suçlamaları konusunda harekete geçecek mi?” diye konuştu.

“Korkunç trajediler ve suçlar” nedeniyle durumun bu noktaya ulaştığını vurgulayan Brody, (İsrail’in) hesap verebilirliğe giden bir yolunun açılmasını ümit ettiğini söyledi.

ABD’den UCM’ye “İsrail konusunda fazla ileri gitmeme” baskısı

Brody, “UCM’ye taraf olmayan” ABD’nin “İsrail konusunda fazla ileri gitmemesi” için UCM’ye büyük baskı yaptığını dile getirdi.

İnsan hakları avukatı, İsrail’in 2009’da başlattığı ve 1400’den fazla Filistinlinin hayatını kaybettiği Dökme Kurşun Operasyonu’nun ardından Filistin yönetiminin UCM’nin yargı yetkisini kabul eden bir deklarasyon sunduğunu anımsattı.

O dönemde UCM’nin ilk başsavcısı Luis Moreno Ocampo’nun bu konuya yönelik soruşturma yetkisine sahip olduğunu ve Filistin yönetiminin dava açıp açamayacağına karar vermeyi yargıçlara bırakabileceğini de hatırlatan Brody, “Ancak UCM’ye taraf bile olmayan ABD’nin yoğun baskısı altında bu talebi üç yıl boyunca düşündü ve temelde buna BM’nin karar vermesi gerektiğini söyledi. Daha sonra BM, Filistin’in bir devlet olduğuna ve UCM’ye gidebileceğine karar verdi.” dedi.

Brody, Donald Trump (eski ABD Başkanı) yönetiminin, ABD’nin, Afganistan’da işlediği suçları soruşturduğu için eski UCM Başsavcısı Fatou Bensouda’ya yaptırım uyguladığını ve Filistin konusunda da Mahkemenin harekete geçmesini ertelediğine dikkati çekti.

Joe Biden’ın söz konusu yaptırımları kaldırmasına rağmen ABD’nin mahkemeye yönelik tutumunda bir değişiklik görülmediğine işaret eden Brody, UCM savcılarının, Mahkemenin İsrail konusunda harekete geçmesini çok tehlikeli bulduklarını düşündüğünü söyledi.

Brody, İsrail’in “on yıllardır süren cezasızlığını kırmak” gerektiğini ifade ederek, “İsrailli yetkilileri son birkaç on yıldır işledikleri iddia edilen suçlardan yasal olarak sorumlu tutmak için UCM de dahil olmak üzere uluslararası adalet kurumlarını kullanmaya yönelik neredeyse her girişimin kenara itildiğini veya hukuk savaşı olarak nitelendirildiğini” aktardı.

“Bu durum ne yazık ki çifte standart olduğu izlenimi yaratıyor”

UCM’nin “(Rusya Devlet Başkanı) Vladimir Putin gibi düşmanlar” söz konusu olduğunda çok daha aktif olduğunu anlatan Brody, “Bu durum ne yazık ki çifte standart olduğu izlenimi yaratıyor ve uluslararası adalet kurumlarının sadece İsrail’le değil, genel olarak güçlü Batılı çıkarlarla uğraşmaktansa Rusya gibi düşmanlarla ya da Afrika ülkeleri gibi dışlanmışlarla uğraşırken çok daha etkili olduklarını gördük.” şeklinde konuştu.

Brody, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde UCM Başsavcısı Han’ın ülkeye çok sayıda ziyaret gerçekleştirdiğini ve mahkeme tarihindeki en büyük soruşturmayı açarak “Batılı ülkelerden eşi benzeri görülmemiş miktarda bütçe dışı para ve personel” topladığını kaydetti.

Söz konusu Batılı çıkarlar olduğunda uluslararası adalet kurumlarının “çifte standart” uyguladığının altını çizen Brody, “Tarihte Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığına karşı sadece UCM’den değil, dünyanın dört bir yanındaki yargı mercilerinden bu kadar enerjik, bu kadar koordineli ve bu kadar büyük bir adalet tepkisi verildiğini sanmıyorum.” dedi. Brody, İsrail’in “on yıllardır süren cezasızlığını kırmak” gerektiğini ifade ederek, “İsrailli yetkilileri son birkaç on yıldır işledikleri iddia edilen suçlardan yasal olarak sorumlu tutmak için UCM dahil uluslararası adalet kurumlarını kullanmaya yönelik neredeyse her girişimin kenara itildiğini veya hukuk savaşı olarak nitelendirildiğini” aktardı.

“Toplu cezalandırma hala bir savaş suçudur”

İsrail’in meşru müdafaa çerçevesinde hareket edip etmediğine ilişkin soruya ise Brody, “Toplu cezalandırma hala bir savaş suçudur. Saldırıların ayrım yapma, orantılılık ve tedbir ilkelerine uygun olması gerekir.” yanıtını verdi.

Brody, dışarıdan bakıldığında orantısızlık ve yerinden edilen milyonlarca insan göz önüne alındığında savaş suçları işlendiğini ve toplu cezalandırma yapıldığını söyleyebileceğini, ancak “ciddiye alınmak için” mümkün olduğunca kanıt toplanması gerektiğini kaydetti.

“Soykırım” söylemlerine de değinen Brody, “İsrailli liderlerin Filistinlileri insan olarak görmeyen, sadece Hamas’tan değil genel olarak Filistinlilerden bahseden ve kanıt olarak kullanılabilecek pek çok açıklaması var.” diye konuştu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir