Florida Üniversitesi Halk Sağlığı ve Sağlık Meslekleri Fakültesi, Konuşma, Dil ve İşitme Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Charles Ellis Jr., AA muhabirine, ABD’de sağlık sektöründeki ırka dayalı ayrımcılığı değerlendirdi.
Sağlık hizmetlerindeki ayrımcılığın arka planı ve bunun siyahiler üzerindeki etkileri üzerine çalışmalar yapan Ellis, ABD’de sağlık sektöründeki eşitsizliklerin uzun bir geçmişe sahip olduğunu söyledi.
Ellis, ayrımcılığın tarihsel bağlamını yazar Daniel Dawes’in Sağlığın Politik Belirleyicileri adlı kitabı üzerinden ele alarak, şöyle devam etti:
“Dawes’e göre sağlık hizmetlerindeki ırkçılığın tarihi ABD İç Savaş’ına kadar uzanıyor. Dawes kitabında bize, sağlığın politik belirleyicilerinin kötü çevre koşulları, yetersiz ulaşım, güvensiz muhitler ve sağlıklı gıda seçeneklerinin olmayışı gibi sosyal engeller yaratan ve hem siyahilerin hem de diğer dezavantajlı grupların sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerin uzun bir geçmişe sahip olduğunu aktarıyor. Bugünse mevcut eşitsizlikler sigorta sistemindeki siyah-beyaz ayrımcılığından, eşit kaliteli hizmete erişimdeki zorluklardan ve ayrımcılığın sonucu olan kronik hastalık oranlarındaki farklılıklardan çok daha fazlası.”
“ÇOĞU ÖNEMLİ KRONİK HASTALIK, SİYAHİLERDE BEYAZLARLA KARŞILAŞTIRILDIĞINDA 2-3 KAT DAHA SIK GÖRÜLÜYOR”
Diğer ırk gruplarıyla karşılaştırıldığında siyahi ABD’liler arasında sağlık eşitsizliklerini vurgulayan önemli veriler olduğunu belirten Ellis, şunları kaydetti:
“Sağlık Hizmetleri Araştırma ve Kalite Ajansı (AHRQ), 2002’den bu yana Ulusal Sağlık Hizmetleri Kalitesi ve Eşitsizlikler Raporu’nu hazırlıyor. Rapor, siyahilerin ve düşük sosyoekonomik kökenden gelen diğer dezavantajlı grupların bakım hizmetleri eksikliğinden kaynaklanan sağlık eşitsizliklerinden muzdarip olduğunu gösteriyor. Ajans, sağlık kalitesini hasta güvenliği, kişi merkezli bakım, bakım koordinasyonu, etkili tedavi, sağlıklı yaşam ve bakımın karşılanabilirliği şeklinde 6 öncelik noktasıyla tanımlıyor.”
Ellis, siyahilerin ve yoksulların sürekli olarak daha düşük kalitede bakım aldığını ve bunun sağlık sonuçlarını etkilediğini kaydederek, “Çoğu önemli kronik hastalık, siyahilerde beyazlarla karşılaştırıldığında 2-3 kat daha sık görülüyor. Bu hastalıklara felç, kalp krizi ve en son da Kovid-19 vakaları örnek gösterilebilir.” dedi.
ABD’de sağlık hizmetlerinde ve sağlık çalışanlarında “yoğun önyargı” bulunduğunu aktaran Ellis, “Çalışanlar sıklıkla önyargıyı kabul etmediğinden ve önyargıyı gidermeye yönelik eğitimler davranışları değiştirmek için tasarlanmadığından bu yargıları ortadan kaldırmak çok zor.” ifadesini kullandı.
Ellis, ırk ve düşük sosyoekonomik durumun birleşiminin bir tür “çifte tehlike” yarattığına değinerek, siyahilerin sıklıkla uygun fiyatlı sigortaya erişiminin daha az olduğunu ve bunun da ulaşılabilecek sağlık hizmetlerini kısıtladığını dile getirdi.
“EN İYİ SONUÇLARA SAHİP OLDUĞU BİLİNEN PROSEDÜRLER SİYAHİLERE SUNULMUYOR”
Tarihsel olarak pek çok siyahinin sağlık hizmetlerinde ırkçılığa maruz kaldığına dikkati çeken Ellis, “En iyi sonuçlara sahip olduğu bilinen prosedürler siyahilere sunulmuyor. Bazı siyahiler ailelerinin ve tanıdıklarının deneyimlerine dayanarak sağlık hizmetlerine erişmemeyi tercih ediyor.” diye konuştu.
Ellis, siyahi hastaların, sağlık çalışanlarının sağlık hizmetlerinde tam güç ve kontrole sahip olduğunu düşündüğünü, bu nedenle de hizmet kalitesini eleştirmekten çekindiklerini aktararak, “Pek çok siyahi kendilerini savunmanın şikayet etmek olarak yorumlanacağından ve çalışanların sinirlenerek sağlık gibi hassas bir konuda hasta için en iyi olanı yapmayacağından endişe duydukları için sessiz kalmayı tercih ediyor.” değerlendirmesini yaptı.
Sağlıkta ayrımcılığı önlemek için birçok yasa tasarısı hazırlandığını hatırlatan Ellis, ” ‘Obamacare’ olarak da bilinen 2010’da yürürlüğe giren Uygun Fiyatlı Bakım Yasası olumlu bir girişimdi ancak hükümet herkesin sağlık sigortasını hak edip etmediğine karar veremedi. Nihayetinde yeni başkanın seçilmesiyle de programın birçok tarafı bozuldu.” dedi.
Ellis, gerçek bir çözüm için öncelikle sorunun var olduğunun kabul edilmesi gerektiğinin altını çizerek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Toplumun ihtiyaçları ve istekleriyle sağlık sisteminin amaçları arasında uyum olmalıdır. Böyle bir uyum olmadan iki tarafın aynı fikirde olmasını sağlamak ve bir fark yaratmak çok zordur. Sonuç olarak hazırlanan programlar da herkesin sigortalı olmasını sağlamaya çalışmaktansa uzun süredir devam eden sosyopolitik sorunları ele almalıdır.”
patronlardunyasi.com